Grand Theft Auto 3 oyunun ilk çıktığı zamanlarda benzer oyunlar peşinde koşarken, 2002 yılında orijinal Mafia karşısında geçirdiğim günleri hatırlıyorum. O zamandan beri oynadığım yüzlerce oyun arasında konusuyla, atmosferiyle üzerimde iz bırakmış olsa gerek ki bugün hala bazı sahneleri, özellikle 1930’ların Şikago sokaklarında nostaljik araçlarla yaptığım kovalamacalar aklımda yer etmiş.
O nedenle orijinal Mafia oyunun 18 yıl sonra yeniden yorumlanmasını heyecanla karşıladım. Bu arada yeniden yorumlama derken 2002 yılındaki oyunun grafiklerinin alınıp HD haline getirildiğini düşünmeyin. Çağdaş sistemlerin 18 yıl içinde milyonlarca kat artan işlem gücüne yaraşır bir dokunuş olmuş bu. Tüm karakterler, sahneler, sesler baştan modellenmiş. Birkaç tane aracın veya insanın geçtiği sokaklar değil, ışığıyla, sesiyle, kalabalığıyla gerçek bir şehrin ortasında buluyorsunuz kendinizi. Ekonomik buhranın kapıda olduğu, takım elbiseli ve fötr şapkalı beyefendilerin Tommy Gun ile ocak söndürdüğü yıllar.
Sıradan Bir Taksi Şoföründen Mafya Baronuna
İşte böyle bir dünyada kendinizi sıradan bir taksi şoförü olan Tommy Angelo’nun yerinde buluyorsunuz. Konuşmak için girdikleri barda pusuya düşen bir çift gangsteri kurtarmak için gösterdiğiniz kahramanlık mafya baronu Don Salieri’nin gözünden kaçmıyor ve ufaktan örgütün getir götür işlerini yapmaya başlıyorsunuz. Organizasyonda namınız arttıkça, görevler çok daha tehlikeli ve hikaye karanlık bir hal almaya başlıyor.
Mafia bir Grand Theft Auto değil, yani altınızda Ferrari el freniyle yanlayabildiğiniz modeller burada yok. Oyunun büyük bölümünü Şikago sokaklarında 1930’lardan kalma araçların içinde geçiriyorsunuz. At arabasından biraz hallice, çoğu ince tekerli ve düşük beygirli bu araçları sürmek bazen eziyete dönüşüyor. En azından ilk oyunda böyleydi, ama yeni oyunda bunu da bir hayli iyileştirmişler. En azından sokaklarda dolaşmak daha keyifli. Aslında şehir o kadar güzel modellenmiş ki aslında altınızdaki aracın yavaş olması manzaranın tadını çıkarmak adına daha bile hoşunuza gidebilir. Oyundaki çatışmalar da düzlemsel bir senaryoda önünüze gelene bodoslama dalmak yerine bol bol siper almanızı gerektiren, daha gerçekçi bir hale bürünmüş. Bunlar güzel şeyler.
Sadece Hikayesi İçin Bile Değer
Ama hepsi bir yana, Mafia’nın en çok parlayan kısmı hikayesi. Özellikle yeni modellemeler, seslendirmeler, oyunculuklar ve şehir ışıkları eşliğinde hikayeye dair sahneler ünlü bir yönetmenin elinden çıkmışçasına karşınızda duruyor. Eşiniz mesela, alnının teriyle ekmeğini kazanan kendi halinde bir taksi şoföründen acımasız bir mafya baronu olmaya giden yolculuğunuzu dehşetle izliyor. Görevleri ardı ardına izlerseniz yaklaşık 12 saat süren, etkileyici bir anlatımın ortasında buluyorsunuz kendinizi.
Mafia – Definitive Edition sadece grafiklerin çağdaş sistemler için yeniden yorumlandığı bir oyun değil. Orijinal oyunun sinematik etkileyiciliğini koruyarak geri kalan her şeyi çok daha ileri taşımayı başarmış bir yeniden uyarlama. Buhran dönemi Amerika’sının yeraltı dünyasına ayna tutan bir başyapıt.
Bazı oyunları iyi bir kitabı okumaya, iyi bir filmi seyretmeye benzetirim. Mafia da işte aynen böyle bir deneyim.
Not: İnceleme oyunun PlayStation 4 sürümüyle yapılmıştır.
Comments