2016 yılında taşındığı İngiltere’de salgının başında ağır bir korona rahatsızlığı geçiren Şermet, ikinci kez yakalandığı hastalığı bu defa atlatamayarak tedavi gördüğü St. Mary’s Hospital’da 20 Aralık 2021’de yaşamını yitirdi.
H. Murat Şermet, 1965 yılında İzmir’de doğdu. 1980-1991 yılları arasında matbaa sektöründe yayın-dağıtım-koordinasyon görevleri üstlendi. 1989-1992 yıllarında müzik ile ilgilendi. 1993’den 1996’ya kadar İstanbul’da kitabevi işletti. Bu dönemlerde gelecek bilim konusunda yazılar yazarken, internetle ilgili çalışmalar yürüttü, 1998 sonrasında, 3D modelleme, masaüstü yayıncılık, görüntü işleme, web teknolojileriyle uğraştı. 2000 yılında, İlk Özgürler adlı kitabını yayımladı. 2002’den günümüze yayıncılık, yazılım geliştirme ve BT hizmeti veren şirketlerde: İş geliştirme, içerik modelleme, web teknolojileri konularında koordinatörlük görevlerini yürütüyor. İngiltere’ye taşınmadan önce 2016 yılında Kharoon/Ölülerin Kayıkçısı Uzaklar isimli bir de albüm çıkaran Şermet, ikinci kitabı ve ikinci albümünün hazırlıklarını da sürdürmekteydi.
Bir buruk veda daha
Bu korona illeti bana buruk vedalar yazdırmaya devam ediyor. Önce kardeşim dediğim Berke Oran’ın şimdi de abim dediğim Murat Şermet’in ardından sarılıyorum klavyeme. Çok üzgünüm, çok da kızgın. Çünkü bu illet çok değerli varlıklarımızı aldı, almaya da devam ediyor.
Murat abiyle 2000’lerin başında tanıştık. Ne güzel günlerdi, sonrasında hep güler yüzlü sohbetler hep dostlukla devam etti ilişkimiz. 2004 yılında BThaber’de çalışmaya başladıktan sonra rica ettim kırmadı, eşsiz kalemi ile harika yazılar yazdı gazetemiz için. Sonrasında ayrılıp Hakkı Alkan’ın yönetiminde TechInside’ı kurduk. Orada da yalnız bırakmadı yine nefis yazılar döktürdü benim için en çok da okuyucularımız için. Yıllar geçiyor dostluğumuz iyice güçleniyordu. Levent Daşkıran ile Enteprise Next’i kurduktan sonra da İngiltere’den haber ve bilgi paylaşımı için Espor Next de dahil olmak üzere iki yayınımıza da yurtdışı temsilcisi unvanıyla çok değerler kattı bunu da söylemem gerekiyor. O yüzden yayınlarımız yetim kaldı desem yanlış olmaz.
Yine bir gün 12 Eylül cuntası yüzünden maruz kaldığı cezaevi günlerini ve o günlerden kalan anılarını dinlerken gözlerim dolmuş olacak ki o unutamadığım hep aklımda kalacak sesiyle “Fatihim dertlenme, geçti gitti, tekrarı olmasın” cümlesi hem kulaklarımda hem de ruhumda yer edindi kaldı.
Hüzünlü sohbetlerin yanında keyifli sohbetlerimiz daha fazlaydı tabii. Onun bitmek bilmeyen harika fikirleri, Türkiye bilişim sektörü için bir türlü hayata geçirme fırsatı bulamadığımız yıllık Bilişim Almanağı projemiz hep yarım kalan bir Kharoon şarkısı gibi aklımda. Bu yazıyı yazarken uygun bir fotoğraf aradım arşivimde, tek bir foto yoktu Murat abiyle. Sadece yazılarında kullanılmak üzere gönderdiği vesikalıkımsı fotolar. Bu fotoyu da Açık Gazete’den aldım. Onlar da sağ olsun, var olsun…
Dedim ya Murat abi değişik adamdı. Fotoğrafımızın olmamasına şaşmamak lazım bizim bir yerde oturup sohbet etmişliğimiz sohbetlerimizin yarısını bile oluşturmaz. Otomobille dolaşmayı çok severdi Murat abi. Belki de en doyumsuz sohbetlerimizi orman manzarası eşliğinde küçük dev gezintilerimiz boyunca gerçekleştirmişizdir ki bu yazıyı okuyan ortak birçok dostumuz “aaa biz de” diyecek buna çok eminim.
Ölülerin Kayıkçısı
Murat abinin en ölümsüz eserlerinden biri olmuştu Kharoon/Ölülerin Kayıkçısı Uzaklar isimli albümü. Albümden ilk bahsettiğinde ‘hah abim yine kırdı kafayı’ demiştim. Müziğe olan ilgimi ve sevgimi bildiği için kafasında döndürdüğü şiirleri okuttu bir gün, ben şiirleri anlama aşamasını geçemeden yine kafasında çalıp bitirdiği birkaç ezgiyi dinletti. Dedim abi kamera şakası mı bu? Evet ben de enstrüman çalıyorum falan ama sen bildiğin oturup albüm yapmışsın, hem de harika yapmışsın. Hemen klasik cevabını patlattı: “Çok eksikleri var ama yaptık bi şeyler Fatihim”
Henüz dinlemediyseniz YouTube’a girip onun anısına “Sen Yoksan da” adlı şarkısını ve sonrasında tüm albümü mutlaka dinleyin. Bir bilişimci yanında ne kadar değerli bir müzisyeni de kaybettiğimizi daha iyi anlayacaksınız. Albüm ilk çıktığında hemen birkaç tane alıp bir tanesini de otomobilimize bırakmıştım. Tülay ve Kartal ile ailecek uzun otomobil seyahatlerini çok severiz ve “Yol Şarkıları” isimli albümümüzün yanında Uzaklar da vardı artık. İlk uzun yolumuzda albümü dinlediklerinde ikisi de camdan dışarı bakıyor ve derin derin düşünüyordu. O gün 8,5-9 yaşında olan bir oğlan çocuğuna da 39 yaşında olan bir kadına da aynı duyguları geçirebilmişti Murat abi. O yüzden ailemizde de değeri çok büyüktü.
Sonra İngiltere’ye gitsem mi ben diye sordu bir gün. Israrla oturtmaya çalıştığım rakı masasında suyunu yudumlarken. Evet rakı içmezdi Murat abi, ‘neşelenmek için rakıya ihtiyacım yok benim’ derdi kendi güzelliğiyle. Olur dedim abi İngiltere’de kafandakileri yapabilirsen ABD’ye açılma planı için de ilk adımı atmış olursun. Dediğini de yaptı 2016’da buradaki işleri çok güvendiği ve benim de inanılmaz yetenekli bulduğum ekibine bırakarak İngiltere macerasına başladı.
Meğerse bu son maceramızmış…
İngiltere’ye gittikten sonra görüşmelerimiz en az iki saatlik telefon konuşmalarına dönüştü doğal olarak. İlk yıllarında ortama alışma, dili mükemmel hale getirme, oradaki topluluğa uyumla geçti. İlk üç yılın ardında izni aldığında çocuklar gibi şendi ve şimdi temelli izni alıp ver oradan ABD diyordu telefonda çocuksu neşesiyle. ABD planını da şöyle anlatmıştı. Tabii adam Murat Şermet, herkes gibi uçuğa binip gidecek değil ya ABD’ye. Bir tekne ile kafasındaki duraklarda vereceği molalarla önce Kanada’ya ulaşacak, tekneyi düşük maliyetler nedeniyle orada bırakacak ve otomobille ABD’ye devam edecekti. Şaşırmadım bunu duyunca Murat abi bu niye şaşırayım ki. Hatta dedim ‘abi beni uzun deniz yolu bozar sen tekneyi Kanada’ya kadar getir ben sana orada eklenir kara yolunda şoför desteğin olurum’ diye de takılmıştım. Yine ‘sen nasıl istersen Fatihim’ demişti.
Bir defa daha hayallerimiz yarım kaldı şu dünyada, hani bir söz var ya ‘insan hayata dair plan yaparken kader/tanrı kıs kıs gülermiş’ diye bizimkisi de o hesap oldu yine.
Güle güle Murat abim, yolun açık, yüreğin kadar kocaman yelkenin rüzgar dolu olsun…
Comments